X GEZEGENİ
Neden X?
Öncelikle bu gezegenin birçok ismi olmasına rağmen en popüler adı X? Çünkü X hem bilinmeyeni, hem de Roma rakamıyla 10 sayısını ifade ediyor da ondan…
29 Temmuz 2005’te gazetelere ‘‘10. gezegen bulundu.’’ diye manşet olan ve şimdilik 2003 UB313 olarak adlandırılan X gezegenini astronomik olarak incelersek, bu gök cismini gezegen olarak bile adlandırmanın zor olduğunu söyleyebiliriz. Keşfedilen diğer irili ufaklı cisimlerle birlikte, hangi gök cismini gezegen olarak nitelendireceklerine bilim adamları bile karar verememişler. Ve çareyi Plüton’dan büyük olan gök cisimlerini gezegen olarak adlandırmakta bulmuşlardır. Buna göre 2003 UB313, Plüton’dan büyük olması sebebiyle NASA tarafından şimdilik gezegen olarak kabul edilmiş durumda.
New Horizon’la, Plüton’a ve Ötelere…
NASA, 2006’da uzaya gönderilmesi planlanan New Horizon insansız roketini geliştirdi. New Horizon, fırlatılışından tam bir yıl sonra, Jüpiter’i geçecek ve Temmuz 2012 gibi kısa bir zamanda, Plüton’a varacak hıza erişecek. Yıldız avcısı Stern, “Güneş Sistemi’nde, ileri doğru yol aldıkça, her şey daha zorlaşıyor. Bu bölge, bilimsel olarak bir harikalar diyarı ve bizler de, şeker dükkânındaki çocuklar gibi olacağız.” diyerek konuyla ilgili heyecanını dile getiriyor. Düşünsenize sevgili gençler, her an yeni bir uzay cismiyle tanışıyorsunuz, her gün hiç görmediğiniz bilmediğiniz şeylerle iç içesiniz… Harikulade bir şey bu…
Neyse biz uzay mekiğimize dönelim. New Horizon, önce Plüton’a uğrayacak, Plüton’un ardından üç farklı yeri daha ziyaret edecek. Ancak bu yerler, kalan yakıta bağlı olarak belirlenecek. Uzay roketi, bu yerlerdeki kraterleri inceleyerek, bu kraterlere, uzaklardaki dev bir dünyanın, belki de X Gezegeni’nin düzensizleştirdiği küçük yapıların çarpıp çarpmadığını da bulacak. Aslında, New Horizon, Kuiper Kuşağı’na vardığında, belki X Gezegeni’nin varlığı da çoktan gözlemlenmiş olabilir.
Sevgili gençler; X Gezegeni bir gün bulunacak. Şu an neye benzediğini bilmiyoruz. Bir dev olabilir, ya da cüce… Ama en azından Uranüs, Neptün ve Plüton’un küçük tedirginliklerini açıklamamıza yetecek kadar büyük olmalı. Ancak bugün için söylenebileceklerin çoğu bundan ibaret. Ama bu gezegenin ve şimdilerde iki tane daha bulunduğu söylenenlerin ve diğerlerinin de mutlaka görevleri olduğu açık ve kesin. Şöyle ki: Son yüzyıldaki buluşlar ve keşifler, sistemdeki diğer bütün gezegenlerin varlığının, Dünya’nın güvenliği ve yörüngesi için büyük önem taşıdığını göstermiştir.
Düşünelim Diye…
Meselâ, Jüpiter’in konumu da böyle. Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni olan Jüpiter, varlığıyla aslında Dünya’nın dengesini sağlamaktadır. Hesaplamalar, Jüpiter’in bulunduğu yörüngedeki varlığının, Dünya gibi diğer gezegenlerin yörüngelerinin istikrarlı olmasını sağladığını ortaya çıkarmıştır. Jüpiter’in Dünya’yı koruyucu ikinci bir işlevini ise, gezegen bilimci George Wetherill şöyle açıklamıştır: “Jüpiter’in bulunduğu yerde eğer bu büyüklükte bir gezegen var olmasaydı, Dünya, gezegenler arası boşlukta gezinen meteorlara ve kuyrukluyıldızlara yaklaşık bin kat daha fazla hedef olurdu.”
Kısacası Güneş Sistemi’nin yapısı, her türlü ayrıntısıyla birlikte canlılar için özel bir tasarıma sahiptir. Bir başka deyişle, Dünya’nın uzaydaki konumu, kâinatın insan için tasarlanmış olduğunu gösteren yüzlerce kanıt içermektedir. Yapılan bütün araştırmalar bu kusursuz düzenin ve tasarımın sonsuz bir güç tarafından yaratıldığını ifade etmektedir. Düşünelim diye...
|